10 soruda Hizbullah Kıbrıs’ı neden tehdit etti?

Posted by

LEFKOŞA – Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah, dün Avrupa Birliği (AB) üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tehdit etti. Nasrallah, kapsamlı bir savaş durumunda İsrail’in hiçbir yerinin güvende olmayacağını söyledi, Kıbrıs’ı da hedef aldı. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ise Kıbrıs’ın herhangi bir çatışmada taraf olmadığını belirtti.

Tırmanan gerginlik, bölgesel bir savaş çıkma olasılığını artırıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti, bu senaryonun önüne geçmek için uluslararası toplumla işbirliği yapmaya hazır. Peki, Hizbullah Kıbrıs’ı neden tehdit etti? ‘Mavi Marmara’ olayı bu meselenin neresinde? 10 soruda Lübnan-Kıbrıs ekseninde yükselen tansiyon hakkında bilinenler şu şekilde…

KIBRIS’TAN TEHDİDE İLK TEPKİ: ‘ÇATIŞMADA TARAF DEĞİLİZ’

Hizbullah lideri Kıbrıs Cumhuriyeti’ni neden tehdit etti?

Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah, 19 Haziran Çarşamba günü gerçekleştirdiği ve televizyonlardan naklen yayınlanan konuşmasında, kapsamlı bir savaş durumunda İsrail’in hiçbir yerinin güvende olmayacağını söyledi. Ayrıca Kıbrıs’ı ve Akdeniz’in diğer bölgelerini de tehdit etti. Reuters’ta yer alan ilgili habere göre, Nasrallah, füze ve insansız hava araçlarıyla (İHA) İsrail’in her yerini vuracaklarını belirtti.

İsrail’in Akdeniz’de kendisini bekleyen büyük bir tehlike olduğunu da vurgulayan Hizbullah lideri Nasrallah, Kıbrıs hükümetini de İsrail’e destek vermekle suçlayarak, Kıbrıs’ın da savaşın bir parçası haline geleceği konusunda uyardı.

Kıbrıs hükümetinin Nasrallah’ın tehdidine ilk tepkisi ne oldu?

Kıbrıs medyasında dün akşam yer alan haberlere göre, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, Kıbrıs’ın herhangi bir çatışmada taraf olduğu yönündeki iddiaları reddetti.

Hristodulidis, “Kıbrıs sorunun bir parçası değil, çözümün bir parçasıdır. Bu rol, örneğin Gazze’ye yönelik insani yardım koridoru aracılığıyla da açıkça görülmektedir. Bu koridor, sadece Arap dünyası tarafından değil, uluslararası toplum tarafından da kabul edilmiştir” dedi.

ASKERİ İŞBİRLİĞİ YENİ BİR GELİŞME DEĞİL

Kim doğruyu söylüyor? Nasrallah mı, Hristodulidis mi?

Kıbrıs Cumhurbaşkanı’nın dolaylı yoldan, medya aracılığıyla Nasrallah’a vermiş olduğu yanıt, Lefkoşa’nın güneyindeki basın ve siyaset kulvarlarında uzun zamandır ele alınan bilgilerle çelişiyor. Konu hakkında bilgi sahibi diplomatik kaynaklardan edinilen son bilgiler, İsrail-Kıbrıs-Yunanistan hattındaki askeri işbirliğinin yeni bir gelişme olmadığını, köklerinin 2010’li yılların başlarında sağlanan mutabakatlara dayandığını gösteriyor.

Bir kaynak, konu hakkında, “İsrail’in hava sahasının sınırlı olduğundan İsrail Savunma Kuvvetleri’ne (IDF) ait hava unsurlarının Kıbrıs hava sahasında tatbikat icra ettiklerine tanıklık ediyoruz” yorumunda bulunuyor.

Hizbullah-Kıbrıs geriliminin odağında sadece IDF’nin Kıbrıs’taki tatbikatları mı var?

Nasrallah’ın Kıbrıs’a yönelik eleştirileri, son konuşmasından bağımsız olarak değerlendirilecek olursa, sadece IDF’nin adanın güneyindeki askeri faaliyetleri ile sınırlı olmadığı görülüyor. Kıbrıs’a açık saldırı tehdidinde bulunmadan evvel Nasrallah, Lübnan’a Suriyeli göçmenlerin Kıbrıs’a gitmesi için ‘denizi açma’ çağrısında bulundu.

AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Lübnan ile mülteci meselesinde anlaşmaya varmaya çalıştığı sürede Nasrallah, “Avrupa’ya, Ortadoğu’ya en yakın Avrupa Birliği ülkesi Kıbrıs’a gitmek isteyenlere denizi açmak için ulusal bir karar alınmalıdır” mesajını vermişti.

İSRAİL-KIBRIS YAKINLAŞMASINDA ‘MAVİ MARMARA’ FAKTÖRÜ

Kıbrıs son dönemde Hizbullah’ın tepkisini çeken adımlar attı mı?

İsrail’e sunulan destek ve mülteci meselesi dışında son dönemde Hizbullah ile Kıbrıs’ı karşı karşıya getiren başka gelişmeler de söz konusu. Geçen yaz, İsrail’in ve yabancı istihbarat örgütlerinin desteğiyle Kıbrıs, Hizbullah’ın yakın destekçisi İran ile bağlantılı, adada saldırı hazırlığında olan unsurlarına karşı operasyonlar düzenledi.

Hizbullah’ın tepkisini çeken İsrail-Kıbrıs yakınlaşması ne zaman başladı?

Lübnan Şiilerinin silahlı örgütü olan, İran destekli Hizbullah’ın tepkisine neden olan İsrail-Kıbrıs yakınlaşması Türkiye-İsrail ilişkilerinin kopma noktasına geldiği 2010’lu yılların başlarında gündeme yansıdı.

Mavi Marmara hadisesinin İsrail’i Türkiye’den uzaklaştırdığı esnada, Tel Aviv, Lefkoşa ve bölgedeki yakın müttefiki Yunanistan ile ilişkilerini çok düzlemli olarak geliştirmeye başladı. Üç ülke arasında sağlanan mutabakatlar sonucu son yıllarda İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan ekonomi, turizm, kültür, enerji ve savunma alanlarında önemli adımlar attılar.

NASRALLAH’IN TEHDİDİNİN BAŞKA ‘ALICILARI’ DA VAR

Enerji meselesinin son gelişmeler ile olan bağlantısı nedir?

İsrail-Kıbrıs-Yunanistan eksenindeki ilişkilerin ivme kazanmasında başrole soyunan bir başka unsur da enerji. 2010’lu yıllarda ilkin İsrail, sonrasında Kıbrıs kıyılarının açıklarındaki doğalgaz rezervlerinin ticari açıdan kullanılması ve gelecekte Avrupa piyasasına nakli için önemli adımlar attılar. Mısır ile beraber söz konusu ülkeler Türkiye’yi bölgenin yeni enerji haritasından dışlayan ortak adımlar attılar ve birçok alanda işbirliğine gittiler. Bu adımlar zaman zaman Ankara’nın tepkisine ve karşı adımlarına neden oldu.

Nasrallah’ın Kıbrıs’a yönelik tepkisi sadece adanın güneyi ile mi sınırlı? Büyük Britanya’ya ait Egemen Üsler bu işin neresinde?

Nasrallah’ın son tehdidi doğrudan AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni alakadar ediyor gibi görünse de söz konusu tehdidin başka ‘alıcıları’ da söz konusu. Kıbrıs’taki uzmanlar İsrail’in Lübnan’a olası saldırısı sonucu bölgesel bir savaşın çıkması durumunda Dhekelya ve Akrotiri’deki, Birleşik Krallık’a ait Egemen Üslerin de hedef haline geleceği uyarısında bulunuyor.sOn aylarda bu üsler İsrail ve Yemen eksenli gelişmelerde ön plana çıkmıştı.

HİZBULLAH’IN TEHDİDİ ADANIN TAMAMI İÇİN BÜYÜK BİR TEHLİKE

Kıbrıs’ın kuzeyi için bir tehdit söz konusu mu?

Hizbullah’ın Kıbrıs’a yönelik saldırı tehdidi ilk planda Kıbrıs’ın kuzeyini kapsamıyor. Nasrallah konuşmasında kuzey-güney ayrımı yapmasa da söz konusu tehdidin alıcısı Kıbrıslı Rumlar; dolayısıyla da 1964’ten beri Rumların kontrolünde olan adanın güneyindeki Kıbrıs Cumhuriyeti. Ancak Kıbrıs’ın coğrafi etmenleri Hizbullah’ın tehdidini adanın tümü için büyük bir tehlike olarak öne çıkarıyor.

Söz konusu gelişmeyi yorumlayan kaynaklar, İran-Hizbullah ikilisinin sahip olduğu silah ve saldırı araçlarının nokta atışı yapma kabiliyeti, uzaktaki hedefleri vurma potansiyeli ve savaşın genişlemesi durumunda öngörülemeyen durumların ortaya çıkma potansiyeli gibi etmenler üzerinde duruyor. Yakın dönemde Suriye’den fırlatılan bir S-200 füzesinin kaza sonucu Kuzey Kıbrıs’a düşmesi örneğini de hatırlatan kaynaklar ayrıca, adanın kuzeyine yerleşen kayda değer sayıdaki İran ve İsrail vatandaşlarına da dikkat çekiyor.

Bölgesel savaş olasılığı ne kadar güçlü?

Kıbrıs’ın güneyindeki basın, siyaset ve diplomasi kulvarları adanın tümünü etkileme potansiyeline sahip bir bölgesel savaş çıkma olasılığına nasıl yaklaşıyor? Lefkoşa’nın güneyindeki son bilgiler Kıbrıs açısından bölgesel savaş olasılığının tüm taraflar açısından ‘en son uygulamaya sokulacak olan senaryo’ olarak görüldüğünü gösteriyor.

İsrail’den ulaşan son bilgilere rağmen Kıbrıslı kaynaklar ısrarla İsrail tarafında Lübnan’a saldırı için şu ana dek fikir birliğine varılmadığına dikkat çekiyor. Buna rağmen Hizbullah ve İsrail’den gelen son mesajlar bölgedeki tansiyonu eşi benzeri görülmemiş seviyelere çıkarmış durumda. Lefkoşa’daki kaynaklar, Kıbrıs’ın istenmeyen senaryonun önüne geçmek için AB, Birleşmiş Milletler (bm) ve dost ülkeler nezdinde her türlü girişimden kaçınmayacağını vurguluyor. Kıbrıs büyük bir savaşın önüne geçilmesi için İran ile de doğrudan diyaloğa hazır.

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir